Ebru-Özcan Altıkulaç’ın Tokat Çamiçi Yaylası’ndaki evleri, sahiplerinin deyimi ile tüm sevdiklerinin toplanma alanı…

Bahçe mobilyaları aileden kalma, eski parçalar. Onları boyatıp kullanmaya karar vermişler. Termoslar Riceteria, yemek takımı Pip Studio. Bahçe peyzajı ise Yeşil Ev Botanik tarafından yapılmış.

Tokat’ın Çamiçi Yaylası’ndaki bu ev Altıkulaç çiftinin dünyanın her yerinde gezdikleri yerlerden topladıkları eşya ve aksesuarlarla adeta sevilen şeylerin, özgür stilin ve ilk görüşte aşkların toplanma alanı olmuş. 1350 metre rakımlı yaylada yer alan bu dağ evini planlarken sahipleri, aşık oldukları parçaları birbirleriyle uyarlar mı endişesi taşımadan bir araya getirmişler. Dağ evi yapılırken doğayı tahrip etmemek için özellikle hafif çelik prefabrik kullanılmış. Rakım yüksek olunca izolasyona özellikle dikkat edilmiş.

Salondaki Fas havasını dengelemek için seçilen kanepe Ikea’dan alınmış. Ağaçtan sehpa Karadeniz’e yapılan bir geziden. Abajur ise Mudo Concept

Altıkulaç Çifti hava şartları uygun olduğunda uyuyana kadar bahçede kalmayı tercih ediyor. “Burada yapacaklarımız hiç bitmiyor. En sevdiğimiz şey çocuklarımla bahçeye bir şeyler dikmek, sulamak, bakmak, eşimle paylaşımlı yemekler hazırlamak, arkadaşlarımızla keyifli yemekler yemek. Ailelerimizde olan ve kullanılmayan bambu masa sandalyeleri ve servis arabasını tekrar boyatarak kendimize göre birer bahçe mobilyasına dönüştürdük.” diye anlatıyor Ebru Hanım.

Salonda duvarların taş olması, çiniler ve oyma dolap Fas stilini fazla güçlendirince bu alanın en büyük parçası olan koltuğu düz basit hatlara sahip İskandinav stilde seçerek bir denge kurmuşlar.

Mutfakta dağ evine yakışacak şekilde dolaplarda çam ağacı kullanılmış. Aksesuarlar Tığlı Bronz Country. Tüm çiniler Kervansaray Çini. Mutfak ve salonun tam ortasında tüm alt katı ısıtan döküm bir şömine soba yer alıyor. Çinili şömine ise işlevsel değil, dekoratif bir parça.

Mutfak ve kış bahçesi evin en yoğun alanları. Ev sahipleri her mevsim aile ve arkadaşlarını bu iki alanda ağırlamaktan keyif alıyor. Ebru Hanım, “Bu minicik mutfak o kadar misafir ağırladı ki o yüzden en mutlu hissettiğim yer diyebilirim. Özellikle burada bulunan çinilerin geometrisi zaten beni inanılmaz iyi hissettiriyor. Amerika’dan topladığım koleksiyonum, çinilerim, en sevdiğim porselenlerim, bir nevi oyuncaklarım bu mutfakta bir arada.” diye anlatıyor.

Kış bahçesinde daha vintage, eskitilmiş görünümlü mavi seramikler kullanılmış, bu nedenle koltuk beyaz döşemeli bambu seçilmiş. Bahçede olma hissi vermesi için bu alanda tamamen bahçe mobilyası tercih edilmiş. Evin en büyük odası olan (yaklaşık 50 m2) yatak odasında da Fas etkisi hissediliyor. Gardırop düz beyaz tutularak sadece kulplarında yine deniz kabukları kullanılmış. Komodinler elde boyanmış. Dolaplar ve ayna Fas’ta yaptırılmış. Bu odada dengeyi kurmak için İskandinav stlinde bir detay olarak başucu abajurları kullanılmış. Duvarlarda ise doğanın içinden bir renk tercih edilerek beyaza göre daha dinlendirici bir tona karar verilmiş.

Evin 6 yaşındaki kızı, odasının renk paletini tamamen kendisi yaratmış. Duvarlarına çıtalama yapılmış. Renklerde antik bir pembe yanında da daha açık yumuşak pembe, yatakta ise sarı kullanılmış.

Evin oğlu eşya dolu odalardan hoşlanmadığı için kendine en basit hatlara sahip bir masa seçmiş. Masa üzerindeki süs Hatay Uzun Çarşı’dan. Yatak Ikea’dan.

Ev turu: Langebaan Lagünü’nde masmavi bir tatil evi