Zekeriyaköy’de Bir Villa Turundayız

Evim Dergisi’nden yepyeni bir ev turuna hoş geldiniz. Herkese merhaba! Her zamanki gibi özenle dekore edilen ve farklı tarzlarıyla dikkat çeken evlere konuk olmaya devam ediyoruz. Bugün İstanbul Zekeriyaköy’de bulunan bir villayı gezeceğiz. Oldukça büyük bir ev, ancak bunun yanı sıra, bahçesinde çok özellikli bir kış bahçesi bulunuyor. Yaklaşık bir dönüm üzerine kurgulanmış olan bu kış bahçesi, buranın öne çıkan detaylarından biri.

Lafı çok uzatmak istemiyorum. Hemen ev sahiplerini tanımak için yanlarına gitmek istiyorum. Evet, Pelin Bozkurt Bilgiç, öncelikle çok teşekkür ediyoruz. Evim Dergisi olarak bizi ağırladığınız için çok keyifli bir sofradayız.

Şimdi evi gezeceğiz, ancak öncesinde sizden biraz kendinizden bahsetmenizi rica ediyoruz. Okurlarımız ve bizi dinleyenler için biraz bilgi verir misiniz?

“Ben wellbeing uzmanı ve şefim. Hayatımın büyük bir çoğunluğu mutfağa adanmış durumda. Beslenmenin sadece lezzet ve görüntü olmadığını, aynı zamanda ruhumuza ve zihnimize de iyi geldiğini fark ettiğim zamanlardan beri well-being ve well-aging konularında uzmanlaştım. Tüm sağlığımızı beslenme çatısı altında değerlendirmeye devam ediyorum. Benim için yemek çok önemli. Yemeğin alışverişi, hazırlıkları ve bir araya getirilmesi, bir uyum içinde olmak anlamına geliyor.

Aslında, her şey tecrübeyle daha mükemmele ulaşma çabası. İlk görüşte aşka da inanırım. Yemek, onları bir araya getirdiğinizde tüm renklerin, kokuların ve baharatların uyumuyla ilgilidir. Sonra onları minik detaylarla süslemek önemlidir.

Küçük nar taneleri veya nane yaprakları gibi detaylar renklendirmek benim için önemli. Bu nedenle, yemeğin son haline neredeyse pişirme sürem kadar vakit ayırırım. Ancak, bu harika sofra için profesyonel destek aldım. Arkadaşım Filiz, bana yardım etti. Yeni yılı burada biraz erken kutluyoruz. Hanımın emeğine ve gözüne sağlık diyoruz.

Teşekkür ediyorum. Belki birazcık siz de beni tanıyabilirsiniz. Ben estetik kaygısı çok yüksek bir insanım ve bu işimde zaman içinde yansıdı. Her yerde estetik görmek isterim. Evimde, sofrada ve mutfakta da bu anlayışı yansıtmaya çalışırım. Doğayla iç içeyim ve doğayı çok seviyorum. Bu sebeple tarzım doğadan ilham alarak oluşuyor. Mevsimsel olarak doğadaki renkler ve canlılar, benim için bir vizyon oluşturuyor. Yemek hazırlarken veya evimi dekore ederken, doğadan ilham alıyorum.

Şimdi, yeni yıl sofrası için tamamen doğadan ilham alarak, anti doğal olmayan ürünler kullanmadan, keyifli bir masa hazırladım. Hem Pelin için hem sizin için.”

ŞALE STİLİ

Şimdi, doğanın bize sunduğu muazzam zenginlikten bahsettiğiniz gibi, son dönemlerde oldukça popüler olan bir stille karşı karşıyayız: Şale stili. Bu stil, dağ evlerinin atmosferinden esinlenerek oluşturulmuş bir tarz. Siz de burada 70 metrekarelik alanda hem bir yemek alanı hem de şömine başında çok keyifli bir oturma alanı oluşturmuşsunuz. Yani, tam anlamıyla bütünsel bir yaşam alanı konsepti görüyoruz.

Burayı yapmaya nasıl karar verdiğinizi anlatır mısınız?

“Tabii ki, eve ilk taşındığımızda böyle bir oturma alanı oluşturmayı düşündük. Aslında, buradaki manolya ağacı o zamanlar çok küçüktü. Şimdi ise yarı yarıya büyümüş durumda. Bu alanı yapmaya karar verdiğimizde, bu alanın olmadığı bir dönemde, sadece küçük bir şömine ve oturma alanı vardı.

Ancak daha sonra, torunlarım olduğunda – ki ben bir anneanneyim, bu detayı atlamışım – kalabalıklaştık ve daha büyük bir yemek masası ve daha fazla oturma alanına ihtiyacımız olduğunu fark ettik. Ailem genişledikçe ve arkadaşlarım bu sofrada sık sık bir araya geldikçe, buranın daha geniş ve işlevsel olması gerektiğini düşündük. Şimdi, yılın en güzel zamanlarından birindeyiz. Kışın keyfi burada çıkarılıyor.”