kuzguncuk ev turu

Ünlü Piyanist Alp Okan’ın Kuzguncuk’taki 3 katlı evine konuk olduk

Son güncelleme:

İstanbul’un en eski semtlerinden Kuzguncuk’ta piyanist Alp Okan’ın evine konuk olduk. İkinci el ürünlerin renove edilip farklı amaçlarla kullanıldığı oldukça ilham verici bu evde görecek çok şey var.

“BU EV BENİM HOBİM”

Alp Bey evi ile ilgili şu ifadeleri kullanıyor; “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Piyano bölümü mezunuyum. Piyanistlik yapıyorum. Türkiye’nin pek çok özel orkestrasında ve devlet orkestralarında çaldım. Şuan öğretmenlik yapıyorum.

Sanatın her dalı birbiriyle bağlantılı. Sanatçı olan bir insan kesinlikle bir başka yerden, resim olabilir, müzik olabilir, mekan olabilir, kendini beslediği hobileri oluyor. Bu ev mesela benim hobim.”

Evdeki her şey dönüştürülmüş ve yeniden hayata kazandırılmış şeylerden oluşuyor. Bu anlamda ev sahibine dönüşüm ustası diyebilir miyiz? Alp Okan arkadaşlarının da böyle söylediğini ifade ediyor;

“Genellikle insanların görmediği şeyleri görebiliyor, başka şekillerde hayal edebiliyorum. Ahşapla ilgim olduğundan beri bir sürü eşya ürettim ve bu benim hobim oldu. Daha sonra danışmanlığa girdi, @tashdizaynistanbul Instagram adresimde paylaşıyorum.”

YEMEK MASASI

Yemek masasında çok cesur bir ton dikkat çekiyor. Grinin en koyu tonunu görüyoruz burada. Alp Okan “Yaklaşık sekiz senedir her şeyi beyaza boyuyorum. Artık her insanın evine gittiğimde hep beyaz mobilyalar görmeye başladım. Bu yüzden farklı bir yola girmem gerektiğini düşündüm.”

Yemek masasının en can alıcı yeri antika aydınlatması. Alp Bey’in anneannesinden kalma bir aydınlatma. Aslında eskiden gaz yağı ile kullanılmış.

KOLTUKLAR

Kanepe üzerindeki yastıklar H&M’den alınmış. Kanepe ise Ikea’dan. Son derece country olan bu kanepede kılıf kullanılmış. Yumuşak ve konforlu olan bu koltuklar büyük oldukları için son derece fonksiyonel bir kullanım sağlıyorlar.

Salonda bulunan orta sehpa ikinci el olarak alınmış. Daha sonra zımparalanıp tik yağı ile şimdiki haline getirilmiş. Alp Bey sehpanın hikayesini şöyle anlatıyor;

“Bu sehpanın komik bir hikayesi var. Küçükyalı’da eskicilerde dolaşırken bu sehpayı gördüm. 100 liraya veririm dediler. Sehpa iyi bir şeye benziyordu ama üstü berbat durumdaydı. Aldım, götürmek için arkadaşımdan yardım istedim. Arkadaşım sehpayı gördü 300 liraya kendisi almak istedi. Daha sonra biz bu sehpayı aldık, arkadaşımla hala görüşüyoruz ve hala bu sehpayı istiyor. Sonradan bu sehpanın bir mudo tik olduğunu, yaklaşık değerinin 8 bin lira olduğunu öğrendim.”

Ev turunun devamını yukarıdaki videodan ya da EVİM DERGİSİ YOUTUBE hesabından izleyebilirsiniz.

120 metrekarelik 3+1 evdeyiz: Doğanın içinde keyifli yaşam