ev-turu isveç
ev-turu isveç

İsveç’te mükemmel bir evi gezdik: Sil baştan başlamak

Son güncelleme:

Gabriela ve Johan Eriksson çiftinin New England tarzından ilham alan evi, hem bahçesindeki bitki çeşitliliği hem de dekorasyonuyla dört mevsime gönderme yapıyor. Büyük bir tutkuyla, sil baştan tasarlanan ev, çiftin ruhunu yansıtıyor.

BAHÇESİNE HAYRAN KALMIŞLARDI, GEZDİLER VE AŞIK OLDULAR

Hikaye, İsveçli Gabriela ve Johan Eriksson çiftinin geniş bir aile evi kurma isteği ile başlamış. Küçük apartman dairelerinden, bahçe içinde bir eve taşınmakmış istedikleri. Bunun için yaşadıkları Helsingborg kentinden, satılık ev buldukları Halmstad’a gitmeye karar vermişler. Ancak adrese çok erken gittiklerinden, önünden geçerken bahçesine hayran kaldıkları bir eve daha bakmaya karar vermişler. Üstelik bu evin içi diğer alıcılarla dolup
taşıyormuş. Sıralarını beklerken, bahçede turlamaya başlamışlar.

Gabriela Eriksson, işte o anda eve aşık olmuş ve yaşamak istediği yuvanın burası olduğuna karar vermiş. “Çok eski ve muhteşem bir bahçeydi, büyük, görkemli ağaçları bizi adeta büyüledi. Kiraz ağaçlarındaki çiçekleri görünce eşime döndüm ve ‘İşte yaşamak istediğim yer burası’ dedim” diyor Gabriela.

BİR YILDA EVİN STİLİNİ YENİDEN OLUŞTURDULAR

Satın aldıktan sonraki bir yılı ise evi kendi stillerinde adeta yeniden yaratmışlar. Bugün dekorasyonun her ayrıntısı, onların bu bir yıllık özverili çalışmalarını en iyi şekilde yansıtıyor.

Salonun arka bölümünde yer alan keyif köşesindeki şezlong, Ikea’dan alınmış. Yaz aylarında bahçede, kış aylarında ise evin salonunda kullanılıyor.

AÇIK PLANA GEÇİŞ

Bina 1926 yılında inşa edilmiş ve 1980 yılında da yenilenmiş. 170 metrekarelik yaşama alanında altı oda ve iki banyo bulunuyormuş. Bu haliyle küçük olduğu ve dekorasyonu tarzlarına uymadığı için radikal bir değişiklik yapmaya karar vermişler.

“Altyapısı sağlam olan evin sıkı bir renovasyonla bir aile evine dönüştürülebileceği konusunda hemfikirdik” diyor Gabriela Eriksson. Anlaştıkları yerel müteahhitlik şirketi yenilemenin büyük kısmını hallederken Eriksson çifti duvarları ve tavanları kendileri boyamayı tercih etmiş. Johan Eriksson ise evin içindeki tabloları, kapıları onarmak gibi işleri keyifle yapmış.

“HALLEDİLMESİ GEREKEN ÇOK İŞ VARDI”

Çift eve yazın taşınmış. Gabriela, değişim sürecini şöyle anlatıyor: “Hemen halledilmesi gereken çok iş vardı. Mesela dış görünümü çok iç açıcı değildi, ısıtma sistemi de verimli çalışmıyordu. Biz de jeotermal enerji ile evi ısıtmaya karar verdik. Sonrasında işin en keyifli kısmına yani dekorasyona geldik.

İstediğimiz değişiklikleri yapabilmek için ilk olarak koyu renkli duvar kağıtlarından kurtulduk. Yıpranmış ve eğimli hale gelmiş olan zemin de düzeltildi. Açık plan bir yaşam alanı planladığımızdan tüm iç duvarları yıktık. Mutfak standart ölçülere uymadığı için her şeyi özel siparişle yaptırdık.”

Üst kata çıkan merdivenlerin kenarında yer alan sandalye Yngve Ekström tarafından 1955’te Stolab markası için tasarlanmış.

“EVİ SIFIRDAN DEKORE ETMEK ÇOK ZEVKLİ”

Çift, bir evi sıfırdan dekore etmenin çok zevkli olduğunu düşünüyor. Gabriela, “Eşimin evin kontrolünü bana vermesi için dekorasyon aşamasına geçmemiz gerekti” diyerek gülüyor.

“Ağırlıklı olarak New England stilini tercih ettim. Beyaz, gri, bej gibi nötr tonları kullandım. Malzeme, doku ve tasarım üzerine de epeyce mesai harcadım. Eski ve yeni mobilyaları harmanladım. Bir önceki evimizden getirdiklerimizle bu ev için aldığımız mobilyaları yeni bir tarz oluşturacak şekilde kombinledim. Bazı mobilyaları ise özel siparişle yaptırdık. Bitpazarları ve müzayedelerde fazlaca vakit geçirdiğimizi de itiraf etmeliyim” diyerek heyecanla anlatıyor yaptıklarını…

Çalışma masası yerel bir antika dükkanından alınmış.

Ev sahibesi, kendi dekorasyon sanatını konuşturmuş ve antreden çalışma odasına kadar evin her odasında eski ile yeniyi ustaca buluşturmayı başarmış; hem mobilyalarda, hem de aksesuarlarda..

HİKAYESİ OLAN NESNELER

Gabriela hikayesi olan nesneleri evin dekorasyonunda kullanmayı seviyor. Mesela eski ve kullanılmayan mahzen kapısını oturma odasının duvarına monte etmiş.

Instagram ve dekorasyon dergilerinden de bol bol ilham almış, “Kendi stilini yaratmanın çok önemli olduğuna inanıyorum, trendlere aldanmayın. Başkalarına iyi göründüğü için değil kendiniz keyif aldığınız için bir şeyler yapın. Bu şekilde daha mutlu olursunuz” diyor.

Ev sahibesi, taze çiçekleri ya da doğadan herhangi bir parçayı, mevsime göre mutlaka eve taşıyor.

EVİN AÇIK PLAN OLMASI EN SEVDİKLERİ DETAY

Evin açık plan olması Gabriela Eriksson’ın en sevdiği detay. “Mutfakta yemek hazırlıyor olsam bile bu sayede birbirimizle konuşabiliyor olmamız büyük avantaj. Çocuklara göz kulak olmak da bu şekliyle daha kolay. Mutfaktaki ada ünitesi de arkadaşlarımızın ve ailenin bir arada yemek hazırladığı ve toplandığı yer olduğu için favorilerim arasında. Bu ev kesinlikle yaşamak için mükemmel bir yer!”

Açık plan mutfak, evin favori mekanı. Aile, kimi zaman konuklarını bile burada ağırlıyor.
Buradan salona geçiş olması da, büyük bir artı katıyor. Muftak adası üzerindeki aydınlatmayı, ev sahibesi tasarlamış.

EV SAHİBİNDEN STİLİN İPUÇLARI

  • Tarzınıza sadık kalın. Trendleri takip edin ama onları uygulamak için kendinizi zorlamayın.
  • Duvarlarda açık tonlar tercih edin. Evinizi detaylarla renklendirip kişiselleştirin.
  • Hikayesi olan özel parçalara sahip olun.
  • Taze çiçekler ya da dal parçaları ve kuru çiçeklerle doğanın bir parçasını eve taşıyın.
  • Farklı materyal ve desenleri bir araya getirme cesaretini gösterin: Mesela karelilerle puantiyeleri buluşturun.

DERLEYEN: MÜRSEL ÇAVUŞ
FOTOĞRAFLAR: LIVING4MEDIA

İngiltere’de 1650’lerden kalma ev dekorasyonla yeniden doğdu