İskandinav tarzına farklı bir dokunuş

Küçük bir sayfiye kasabası olan Sundby’deki ev, İskandinav tarzı sade mobilyaların geometrik desenlerle öne çıkması ve mekana renk katan aksesuarların ikinci el ürünlerle harmanlanmasından doğan keyifli bir yaşam alanının hikayesini anlatıyor.

Danimarka’nın başkenti Kopenhag’ın şehir merkezine yarım saat mesafedeki Sundby, müstakil evlerin hakimiyetindeki sessiz bir bölge. Mevsim kış olmasına rağmen, çam ağaçlarıyla çevrelenen sokaklar yemyeşil. Yağan yağmur dışında hiç bir ses duyamıyorsunuz. Yediden yetmişe, ulaşım aracı olarak bisikletlerin tercih edilmesi ve otomobillerin parmakla sayılacak kadar az oluşu, bölgenin çok daha sessiz kalmasını sağlıyor. Ormanlık arazi içinde yer alan ve büyük bir de plaja sahip olan Amger Strand Park’ın da bölgeye yakınlığı, burada yaşayanlar için artı puan demek.

Ballab Design’ın sahibi Anne Louise Breiner, kocası Jesper, 8 yaşındaki kızı Clara Sophie ve 7 yaşındaki Carl August ile Sundby’de yaşıyor. Ailenin iki katlı evi, meyve ağaçlarıyla dolu geniş bir bahçe içerisine konumlanmış. Anne L. Breiner, mimarlık alanında yüksek lisans yapmış bir tasarımcı. Uzun süre mimarlık yapmasına karşın, dört yıl önce mobilya ve aksesuar tasarlamaya başlamış. Sahibi olduğu Ballab Design, şehir merkezindeki önemli dekorasyon mağazalarından biri olarak gösteriliyor. İki katlı mağazada, 50’li ve 60’lı yılların ağırlıkta olduğu mobilyalar ile modern tasarımlı aksesuarlar bulmak mümkün.

Dokuz yıl önce evlenen Breiner çifti, evlerini sekiz yıl önce satın almışlar. 1930’lu yıllara hayran olan çift, bahçeyi evin bir parçası gibi gösteren geniş pencereleri gördüklerinde hemen ‘evet’ demişler. O zamanlar boş olan bahçede şimdilerde ceviz, nar, kiraz, incir ve ayva ağaçları bulunuyor.

~Salondaki L koltuk Illums Bolighus’tan, orta sehpalar Hay Design’dan, aksesuarlar ise ikinci el eşya satan dükkanlardan alınmış. Geometrik desenli yastıklar ise ev sahibinin tasarımı. 

Salon
Başrollerinde İskandinav tasarımlarının olduğu salonda, farklı malzemeler ve desenler kullanılarak sade de olsa eklektik bir tarz yaratılmak istenmiş. Tablo ve aksesuarların zemine yakın bir biçimde asılması sayesinde, tavan olduğundan daha yüksek gözüküyor.

Ters dublex olarak inşa edilen eve, geniş bir holden giriliyor. Holün sonuna aile yadigarı bir dolap ve Stilleben’den alınan bir sandalye yerleştirilmiş. Giriş katta salon, mutfak ve yatak odaları bulunuyor. Alt katta ise çalışma odası, misafir yatak odaları ve banyolar var. Evin mevcut mimarisinde, salon ve mutfağın birleştirilmesi dışında bir değişiklik yapılmamış. Salonun metrekare olarak küçük olması nedeniyle duvarlar yıkılmış ve mutfak, açık düzende yeniden tasarlanmış. Mavi olan mutfak dolapları değiştirilerek, beyaz renk tezgah ve dolaplar hazırlanmış. Çift taraflı kullanılabilen çekmece sistemine sahip siyah bir ada ünitesi de mutfakla salonun arasına yerleştirilmiş. Mutfak tarafında dolap olarak kullanılan ada ünitesinin alt bölümü, yemek masasının bulunduğu tarafta ise büfe olarak kullanılıyor. Anne L. Breiner, dekorasyonu yaparken hem kendi tasarımlarını hem de ikinci el eşyaların satıldığı Flea Market’ten aldığı ürünleri harmanlamış. Bu sayede alışılmış İskandinav tarzının da dışına çıkılmış. İçinde özel duygular uyandıran mobilya ve objelerle etrafının sarılmasını sevdiğini belirten tasarımcı, mobilyaları seçerken aile bireylerinin içinde huzurla yaşayabilecekleri bir mekan yaratmaya çalışmış. Bunun sağlamak için de sade mobilyalar seçmiş ve bu mobilyaları, göz alıcı aksesuarlarla tamamlamış. Mutfak ve oturma alanını, yemek masası ile birbirinden ayıran Breiner, salonda krem rengi L koltuk tercih etmiş. Üzerine kendi tasarladığı yastıkları koymuş ve orta sehpalarını da Hay Design’dan almış. Bahçeyle bütünleşen ve bir nevi kış bahçesi görevi gören pencere önlerine ise tekli koltuklar ve çeşitli ülkelerden alınan aksesuarlar yerleştirilmiş. Evin kuşkusuz en keyifli köşeleri de, bahçeyi izleyebileceğiniz bu pencere önü oturma alanları olmuş.

~Yemek bölümü
Salonun girişine yerleştirilen yemek masası, açık plan mutfak ile salonu birbirinden ayırıyor. Masanın ve ada ünitesinin üzerindeki aydınlatmalar, Hay Design’dan alınmış. Ada ünitesi, Sister Design tarafından bu ev için özel olarak tasarlanmış.

Özel olarak tasarlanan yemek masası, aile bireylerinin ihtiyaçlarına göre Ikea, Hay Design ve Othilia Design’dan alınan sandalyelerle tamamlanmış.

Aile yadigarı mobilyalardan vazgeçemeyen ev sahibi, evinin farklı köşelerinde bu mobilyaları sergiliyor.

Evin her köşesinde sandalyeler ya da tekli koltuklar kullanılarak hazırlanan farklı oturma alanları göze çarpıyor. Dekorasyonunda modern tasarımların yanı sıra eskiciden alınan mobilya ve aksesuarların kullanıldığı bu oturma alanlarından en keyiflisi ise salondaki kitap okuma köşesi.



Breiner çiftine göre sekiz yıl önce taşındıkları evin dekorasyonu hala tamamlanmamış, onlar için gezilecek daha çok ülke ve satın alınacak aksesuarlar va
r.

~

Breiner çifti, özellikle pencere önüne yerleştirdikleri aksesuarlarını çok seviyorlar. Bu aksesuarlar yıllar içerisinde özenle toparlanmış modern, ikinci el ya da özel tasarım ürünlerden oluşuyor.

Mutfak
Açık plan mutfak, Anne Louise Breiner’ın fikriymiş. Böylece o yemek hazırlarken, salondaki diğer aile bireyleriyle iletişim halinde olabiliyor. Lake mutfak özel olarak tasarlanmış, çizimi ise iç mimar Kristina Mønier’e ait.


~

Çalışma odası

Evin alt katına çalışma odasına açılan merdivenlerden iniliyor. Dekorasyonunda Flea Market’ten seçilen ikinci el mobilya ve aksesuarların kullanıldığı odanın girişine, Stilleben’den alınan lambader ve koltuk yerleştirilmiş.

~
Yatak odasında kullanılan mobilyalar Ikea, Møere ve ZooLøgi’den, aydınlatmalar ise Hay Design’dan seçilmiş. Evin vazgeçilmezi olan aksesuarlar, yatak odasında pencere önü ve yatak üstü rafında sergileniyor.

Misafir banyosunun zemininde ve duvarlarında, Villeroy&Boch marka seramik karolar kullanılmış. Flea Market’ten alınan eski bir ayna ve Copenhagen Bath’ten seçilen Retro serisi lavabo, vurgulanmak istenen geçmiş zaman etkisini pekiştiriyor.

Yatak odası
Ana yatak odası da giriş kattaki diğer odalar gibi ferah ve aydınlık. Ev sahipleri perde kullanmayarak, hem evin daha aydınlık olmasını hem de bahçelerindeki meyve ağaçlarının evle bütünleşmesini sağlamışlar.

Giriş katta bulunan Clara ve Carl’ın yatak odası, evin en büyük odalarından. Çocukların karşılıklı olarak yattığı ranza tipi yatak, Anne L. Breiner tarafından tasarlanmış. Yatağın altında, iki adet çalışma masası bulunuyor. Odanın geri kalan bölümü ise oyun alanı olarak hazırlanmış. Çocukların yatak odasında, ebeveyn yatak odasına geçmeyi sağlayan küçük bir koridor bulunuyor. Breiner bu koridoru, çocuklar büyüdükten sonra elbise dolabı olarak yeniden düzenlemiş. Koridorun her iki tarafına da kapı koyarak, istenildiğinde kapıların kapatılarak odaların birbirinden ayrılmasını sağlamış. Rahat, sakin ve dinlendirici bir yatak odasının insana ilham verdiğini belirten tasarımcı, bu felsefeden yola çıkmış olacak ki, ebeveyn yatak odasını oldukça sade bir şekilde dekore etmiş. Aksesuarlar yatak odasında sadece mekanı hareketlendirmek için kullanılmış. Mekanı daha geniş ve ferah göstermek için ayrıca pencerenin karşısına büyük bir ayna asılmış. Evin en az kullanılan bölümü olan alt kata ise çalışma odasına açılan merdivenlerden iniliyor. Flea Market’ten alınan ikinci el mobilyalarla dekore edilen çalışma odasının en çarpıcı ürünü, Anne Louise Breiner’ın kocası Jesper’ın tasarımı olan mermer masa. Tavandan zincirlerle sarkıtılan masa, duvardan çıkıyor izlenimi veriyor.

~Çocuk odası
Anne Louise Breiner çocuk odasını dekore ederken iki çocuğunun da odadan eşit derecede yararlanabilmesini istemiş. Bunun için ranza tipi yatak seçen ve metrekareden kazanmak için de çalışma masasını yatağın altına yerleştiren Breiner, duvardaki raf ünitelerini Hay Design’dan, çalışma masası sandalyeleri ve kitaplık ünitelerini ise Ikea’dan almış.