Caddebostan'da 120m² İskandinav ruhu: Genç çiftin stil sahibi evi

Evim dergisi olarak yine ilham veren bir ev turuyla karşınızdayız. Her biri özenle dekore edilen ve kendine has karakter taşıyan yaşam alanlarına konuk olmaya devam ediyoruz. Bu kez 120 metrekarelik, yaklaşık 3+1 büyüklüğünde bir evi birlikte gezeceğiz. Her zamanki gibi önce ev sahiplerimizi tanıyalım.

Yaratıcı Ruhların Evi

Ev sahiplerimiz Gökçe ve Emre, hem yaşam tarzları hem de meslekleriyle yaratıcılığı hayatlarının merkezine almış bir çift. Gökçe, 38 yaşında bir dekorasyon editörü ve aynı zamanda stilistlik yaparak reklam sektöründe çalışıyor. Emre ise yine 38 yaşında ve 15 yıldır özellikle mimari alanda fotoğrafçılık yapıyor.

Dönüştürülmüş Bir Alan: Eski Ev, Yeni Yorum

Bu eve yaklaşık bir yıl önce taşınmışlar. Daha önce ev sahibinin yaşadığı bu daire, onun tarafından kapsamlı bir tadilattan geçirilmiş. Apartmandaki diğer dairelerden oldukça farklı bir plana sahip olan evde; mutfak geleneksel konumundan çıkarılarak salonla birleştirilmiş ve Amerikan mutfağa dönüştürülmüş. Balkon ise adeta iç mekâna entegre edilerek yaşam alanına katılmış.

Küçük banyo ve tuvalet alanları da çamaşır odası gibi daha işlevsel bölümlere dönüştürülmüş. Çift, bu evi seçerken aslında neredeyse hiçbir ek müdahale yapmamış. Çünkü mevcut haliyle hem renk paleti hem de stil açısından onlara zaten çok uygundu.

İskandinav Temeline Kişisel Dokunuşlar

Evde İskandinav stilinin sade, ferah ve mesafeli havası hissedilse de çift bu görünümü daha canlı ve kişisel hale getirmiş. Gökçe bu noktada şöyle diyor:

“Hayatımız çok hareketli. Evimiz de bu tempoya ve enerjimize ayak uydurmalıydı. Bizim için ev; sadece eşyaların değil, yaşam tarzımızın bir yansıması.”

Bu nedenle yalnızca nötr tonların hâkim olduğu bir dekor yerine, renkli detaylarla heyecan uyandıran bir atmosfer yaratmışlar. Gökçe’ye göre stil; kıyafetlerden tatil tercihine kadar uzanan bir bütünün parçası. Ev de bunun doğal bir uzantısı olmuş.

Fonksiyonel ve Estetik Mobilya Seçimleri

Evin büyük mobilyaları hem konforlu hem de şıklığıyla dikkat çekiyor. Koltuk seçimlerinde Normot markası tercih edilmiş. Hem estetik duruşu hem de yıllar geçse de ilk günkü formunu koruması sebebiyle bu model seçilmiş.

Cam önüne yerleştirilen konsol ise aslında bir dresuar. Ancak evin geniş camları sayesinde burası bir sergileme alanına dönüşmüş. Üzerinde yerel sanatçılardan alınan el yapımı seramikler bulunuyor. Kimisi Sakız Adası’ndan, kimisi Datça’dan, kimisi Bozcaada’dan... Bir araya geldiklerinde minik bir köy havası estiriyor.

Orta sehpa Grop Design’dan alınmış. Evdeki ahşap tonları birbirine tam olarak uymasa da bu bilinçli bir tercih olmuş. Fiyat/performans dengesi ve uzun ömürlülük mobilya seçiminde belirleyici olmuş.

Gökçe’nin oturduğu koltuk, “Usta 74” adlı üç kuşaktır mobilya üreten butik bir markadan. Emre’nin koltuğu ise Urla’daki meşhur Lebon Home’dan alınmış.

Yaşayan Bir Ev: Bitkiler, Dokular ve Formlar

Evdeki ahşap yüzeyler, canlı bitkilerle dengelenmiş. Monstera ve muz ağacı gibi büyük iç mekân bitkileri ortama doğal bir soluk kazandırıyor. Gökçe’ye göre canlı bitkiler, yaşayan bir evin olmazsa olmazı.

Aynalar, farklı dokular ve yuvarlak formlar da dekorasyonda dikkat çeken ögeler. Orta sehpadan kitaplığa kadar birçok detayda bu yumuşak geçişler kendini hissettiriyor. Yan sehpalar ve terazzo yüzeyler ise mekâna hareket katıyor.

Bu Ev Onların Yansıması

Gökçe ve Emre’nin evi; sade ama sıkıcı olmayan, fonksiyonel ama duygusuz görünmeyen, dinamik ama uyumsuz olmayan bir dekorasyon anlayışının ürünü. Bu evde stil, kişilikle bütünleşmiş.