Cihangir’de neoklasik tarzda bir dairedeyiz

Bugün, İstanbul’un Cihangir semtinde, özellikle manzarasıyla dikkat çeken bir evi gezeceğiz. Bu ev, Cihangir’in tanınmış sokaklarından biri olan Pürtelaş Sokak’ta bulunuyor. Yaklaşık 140 metrekarelik bir alana sahip olan bu 2+1 ev, bir süre önce ciddi bir tadilattan geçmiş.

Bugünkü turumuzda bize eşlik eden mimarımız Ebru Tamer ile evin içinde gezeceğiz. Öncelikle, Ebru Hanım’ı biraz daha yakından tanımak istiyoruz.

“ESKİ İSTANBUL’UN KARAKTERİSTİK APARTMANLARINDAN BİRİ”

“Merhaba, ben Ebru Tamer. Pozitif Mimarlık firmasının kurucularındanım. Boğaziçi Üniversitesi İnşaat bölümünü bitirdikten sonra Viyana Teknik Üniversitesi’nde proje yönetimi üzerine eğitim aldım. Bir süre özel bir firmada çalıştıktan sonra kendi projelerimi yönetmek amacıyla kendi mimarlık ofisimi açtım. Ortağım ve sevgili dostum Mimar Ban Hatipoğlu ile birlikte uzun süredir birçok güzel projeye imza atıyoruz. Şu anda da birinin içinde bulunmaktan mutluluk duyuyorum.

Ev aslında eski İstanbul’un karakteristik apartmanlarından biri. Ancak, içeride yaptığımız dokunuşlarla farklı bir atmosfer yarattık. Ev ne kadar yaşlı olduğunu kesin olarak bilmiyoruz ama iç mekanlardaki sofistike detaylar bizim imzamızı taşıyor.

MUTFAĞIN KONUMU

Binanın yapımı yaklaşık olarak 1970’li yıllara dayanıyor. O döneme ait karakteristik özellikler genellikle bu tür binalarda bulunurdu. Ancak, özellikle mutfağın konumu bizi rahatsız etti. Bu semtlerde eski yapıların içinde sıkça karşılaştığımız bir durum, mutfakların iç bölgelerde olması ve genellikle ışık almayan, temiz havadan yoksun karanlık mekanlar oluşturmasıdır. Biz bunu istemiyorduk.

Tesisat alt yapısını ve bina yapısını göz önünde bulundurarak bir çalışma yaptık ve mutfağı iç mekandan çıkarıp dış cepheye taşıdık. Şimdi mutfak, hemen yanında bir odada yer alıyor. Dolayısıyla, evin içine ilk adım attığımızda oldukça etkilendik çünkü bizi panoramik İstanbul manzarası karşıladı. Bu manzara, boğaz manzarasını içine alan bir mutfakla birleştirilmiş durumda. Böylelikle, evin en çok vakit geçirilen alanları olan salon ve mutfak doğrudan deniz manzarasına sahip oldu.

EVİN HER KÖŞESİNDEN MUHTEŞEM BOĞAZ MANZARASI

Evin her köşesinden muhteşem bir Boğaz manzarası gözüküyor. Bu manzarayı değerlendirmek ve her mekanı keyifli bir yaşam alanına dönüştürmek istedik. Bu dönüşümde önceliği mutfağa verdik.

Salonda neoklasik bir tarzı benimsediğimizi söyleyebilirim. Özellikle dikkat çeken şeylerden biri, genellikle koltuk ve sehpalarda tercih ettiğimiz organik, yuvarlak formlar oldu. Bu tercih, akışkan bir görünüm oluşturarak dikkat çekiyor. Şu anda trendlerde de formların daha akışkan ve amorf bir yöne evrildiğini gözlemliyoruz.

Burada asıl amaçladığımız, “Yeni Geleneksel” olarak adlandırdığımız bir tarzın oluşmasıydı. Bu tarzın iki temel sebebi var. Birincisi, bulunduğumuz semtin dokusuyla uyum içinde olmasıydı; buranın ruhunu yansıtmasını istedik. İkinci sebep ise ev sahibinin ailesinden yıllarca biriktirdiği koleksiyonlar ve eşyalar oldu: mobilyalar, porselenler, biblolar ve resim koleksiyonları. Bu koleksiyonlar her biriyle büyüleyici öykülere sahip, hepsi de ayrı ayrı önemliydi.

Ev turunun tamamını Evim Dergisi YouTube kanalından izleyebilirsiniz.