Mevsimlerin ruhu bu evde hayat buluyor

İzmir Urla’da bahçedeki kurumuş yaprakları, balkabakları, bolca yastık ve örtülerin mevsime hazırladığı oturma köşeleri ve mumların, çiçeklerin, süslediği sofrasıyla sonbaharın tadını görsel bir şölen ile çıkaran evdeyiz.

“Sofralar benim için çok önemli. Ama günümüzde her şey ruhu yakalanmadan yapılıyor maalesef. Ben ise önce ruhunu anlayıp kavrayabilmeliyim. Örneğin sonbahar sofraları deyince turuncuya boğuluyor genelde. Oysa mevsimin bir ruhu, renkleri, ritüelleri ve kokusu var. Doğaya çıksanız yeter ya da meyvelere baksanız… Alıç, hünnap, hurma, kuşburnu, ahlat, armut, elma ve kestane… Nasıl güzeller… Ağaçların yaprakları, sarıya dönmüş kızarmış otlar, bitkiler, çiçekler… Her şey benim ilham kaynağım.”

İzmir Urla’nın Kuşçular Köyü’nde mevsimin tüm güzelliklerini taşıyan bir evdeyiz. Ev sahiplerimiz Şebnem-Tayfun Vural çifti ile kedileri Puma ve Benek. Sahne Dekor bölümü mezunu olan Şebnem Hanım, mevsimsel dekor anlamında evlere, otellere özellikle de sofra konusunda danışmanlık hizmeti veriyor. Mesleğini kendi yaşam alanına da yansıtan Şebnem Hanım, doğayla iç içe olan evinde bahçesini ve minik hobi evini de ana yaşam alanının bir parçası haline getirmiş.

Instagram’da @the_cozy_club adıyla paylaşımlar yapan Şebnem Hanım ve eşi Tayfun Bey, İngiliz bahçelerinden esinlenmişler. Evlerinin dış cephe rengi lila ile uyumlu bir bahçe yaratmak için de beyaz, krem, lila, pembe ve mor tonlarını tercih etmişler.

“Bu sofrada, bahçede yetiştirdiğim lahanaları kullandım. Kurumuş ortancalar koydum. Karabiber ağacından ve sarmaşık dallarından çelenkler yaptım. Karabiber taneleriyle mumlukları süsledim. Gerçek balkabakları kullandım. Kuşburnu ve böğürtlen dalları, topladığım püsküller ve kurumuş yabani çiçek dalları, ağaç yaprakları hepsi soframızda yerlerini aldılar.”

SADELİĞİ, DOĞAL VE NATÜREL OLANI SEVİYOR

Şebnem Hanım yalınlığı, sadeliği, doğal ve natürel olanı seviyor. Bu nedenle evine beyaz, krem, gri ve bej tonları hakim. Bu nötr renklerin üzerinde mevsimlere göre küçük aksesuarlar, şirin süs esyaları, dekorasyon malzemeleri ve ev tekstilleriyle oynamaktan hoşlanıyor. Evinde ahşap malzeme, sepetler, hasırlar, kuru çiçekler, kendi yaptığı çelenkler, eskitme mobilya ve aksesuarlar, pötikare, ekose ve çiçekli kumaşlardan kırlent, masa örtüsü, peçete ya da önlükler kullanmayı seviyor. Onun için evlerin sıcacık olması ve yaşar halde olması çok önemli. O yüzden de sade, tek düze ya da minimalist evler veya jilet gibi görünen düzenli ya da simetrik evler asla ona göre değil.

Bu tarz evlerin ona fazla soğuk ve ruhsuz geldiğini söylüyor. Şebnem Hanım’ın evinde çiçekler, bitkiler, yapraklar, dallar mutlaka bir yerleri ya da masayı süslüyor. Mevsim çiçekleri ise iç ve dış mekanların olmazsa olmazları arasında. “Bahçedeki hobi evimi planlarken hayalimde hep minik bir kır evi vardı. Masalsı, romantik güllerin sardığı küçük tatlı bir ev.” diye anlatıyor Şebnem Hanım bahçedeki kulübesini.

Bahçe düzenlenirken hobi evi esas alınmış. O konumladıktan sonra diğer oturma köşeleri oluşturulmuş. Galvaniz kovalar, eskitme toprak saksılar, kuş evleri, salıncak gibi ögeler de bahçede kendilerine yer bulmuşlar.

Bu minik kulübeyi yaparlarken beyaz renkte olması öncelikleri olmuş. Bir diğer istekleri de sanki bir seradaymışçasına dışarısı ile bahçe ve çiçeklerle bir bütün olmasıymış. Bunun için üç tarafında da büyük camlar kullanılmış. Aynı şekilde bahçe ile bütünleşmek ve görüntünün kesintisiz devam etmesi adına, ana evin salonunda da pencerelerde perde kullanılmamış. Servis tabakları, kaseler, yemek takımları ise ev sahibinin bir diğer tutkusu. Birçoğu Fransa ve İtalya’dan alınan bu takımlar salondaki iki büyük camlı büfe de renk ve stillerine göre sergileniyorlar.

İngiliz bahçelerinin düzen içindeki karışıklığını çok seven Şebnem Hanım bunu kendi bahçesine de taşımış. Beyaz rattan oturma grubu, uzun beyaz bir masa ve mini çay saatleri için alınan ferforje masa ve sandalye takımı bahçenin demirbaşları.
Bol bol lavanta,sarımsak çiçeği, beyaz gül, beyaz begonvil, maviş, mavi yasemin, Unutma Beni çiçeği, gaura ve bunlara ek olarak hep yeşil kalan Japon şemsiyeleri, zeytin çalısı, yabani adaçayı ve püsküllü saz türleri bahçeyi süslüyor.
12 m2’lik hobi evinde bir mutfak yok ama fincan, demlik ve tabakların durdurduğu bir terek var. Çalışma ve oturma alanı olmak üzere ikiye ayrılıp öyle dekore edilmiş. Çalışma alanında açık raflı bir dolap, dresuardan dönüştürülen bir masa ve tel dolap da bulunuyor.
“Masamızın üzerinde mutlaka açık sayfalı bir kitap oluyor. Geçerken ona bakmak bana mutluluk ve ilham veriyor.”

SALON DEKORASYONU

Salonda çok fazla renk kullanılmamış. Natürel tonlar hakim. Evindeki birçok şeyi de kendisi diken Şebnem Hanım’ın çalışmalarını @the_cozy_club hesabından da takip edebilirsiniz. Ayrıca eşyaları boyayarak yeniliyor. Bu oda da birçok şeyi o ve eşi Tayfun Bey birlikte yapmışlar.

MUTFAK BU EVİN KALBİ

“Mutfak bu evin kalbi. “Hayatımız evimiz olduğu için sofralarımız hep çok kalabalık olur. Yemek yapmayı pişirmeyi ve sofra kurmayı cok seviyorum. İki kişi de olsak evimizde mutlaka yemek pişer, çünkü berekettir. Mutfaktan eve yayılan koku bana göre her şey demektir.” diyor Şebnem Hanım.

“Ruhum hep eskilerdedir. Ama en çok 80’lerin sonlarını ve 90’ları seviyorum.”

Coastal country stili ile dikkat çeken bir eve konuk oluyoruz