Yunanistan’ın Patmos Adası’ndaki bu muhteşem manzaralı evde, İsviçre, Belçika, İtalya, Almanya ve Fransa’dan gelen dekoratif detaylar ustalıkla harmanlanmış.
Yılın sekiz ayını burada geçiren ev sahibi, ada ruhunu bahçesiyle ve iç dekorasyonuyla buluşturmuş.
Evet, tatil bitti. Şehrin yoğun temposuna geri döndük çoktan. Sonbahar ilk yağmurlarını buluşturdu bile. Ama yaz günlerinin tadı hala damağımızda. Ruhu yazda kalanlar için bir yolculuğa çıkıyoruz bu ay. Gökyüzünün mavisi ile denizin mavisinin buluştuğu, insanı alıp hayal dünyasına götürdüğü bir yerdeyiz; Yunanistan’ın Patmos Adası’nda.
İKİ KATLI BİR VİLLA
Mavi denizi, beyaz evleri ve pembe begonvilleriyle tipik bir Ege Adası burası. Ziyaret ettiğimiz ev de, adanın muhteşem manzarasına sahip, iki katlı bir villa. Ev sahibi Patmos’un dünyanın en güzel yeri olduğunu düşünüyor ve yılın sekiz ayını burada geçiriyor.
Ev, kendisine büyük büyükbabasından kalmış. Çok eski yıllarda, çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan bir aileye aitmiş. İlki 35 yıl, ikincisi ise 20 yıl önce yapılan iki büyük tadilattan sonra, şimdiki haline kavuşmuş. Hem iç mekanda, hem de dış mekanda alanlar genişletilmiş. Bağımsız ekstra bölümler eklenmiş; bahçedeki 90 metrekarelik bir misafir evi ve ana girişin sağındaki 50 metrekarelik müştemilat gibi.
6 YATAK ODASI, 6 BANYO VAR
Evin içinde ise 6 yatak odası ve 6 banyo bulunuyor. Dekorasyon tamamen ev sahibine ait. Yıllarca İsviçre’de yaşadığı için Avrupa’dan esintiler katmış evine. Fazla abartılı olmayan ama elit detaylar içeren bir tarzı benimsemiş. Evin genelinde ada mimarisinden de uzaklaşmamış. Duvarlara beyaz renk hakim. Zemin döşemesi olarak doğala yönelmiş ve terracota ayırmak için kapı kullanılmamış. Bu sayede geniş ve ferah bir görünüm elde edilmiş.
Renk olarak ise toprak renkleri ve yeşil gibi doğal tonlara yer verilmiş. Evin ilk katında, şömineli bir salon, oturma odası, yemek odası, mutfak ve yatak odaları bulunuyor.
Ev sahibi Avrupa’da gezdiği ülkelerden pek çok obje toplamış. Yastıklar, heykeller, tablolar, tabaklar… Çoğu farklı ülkelerden gelip, bu evde buluşmuşlar. Salona sarı-kahve tonları hakim. Deniz kabuğu desenli yastıklar dikkat çekiyor. Yemek odasındaki şamdan, evin en alımlı aksesuarlarından (üstte). Yatak odasında hafiflik duygusunu pekiştirmek için beyaz ve mavi tonlarında keten tekstiller tercih edilmiş. (altta).
AÇIK ALANLARA FAZLACA YER VERİLDİ
Yemek odasının arkasından yatak odalarına geçiliyor. Bu kattaki yatak odaları konuklar için düşünülmüş. Mutfağın solundaki kapı büyük bir terasa açılıyor. Ada evlerinde günün büyük bir kısmı genellikle teras ve bahçede geçtiği için, açık alanlara fazlaca yer verilmiş.
Bahçede çeşitli amaçlara uygun köşeler yaratılmış. Güneşten kaçmak için üstü kapalı bir gazebo, keyifli akşam yemekleri için düşünülmüş bir bölüm, güneşlenme alanları, üstü sarmaşık çiçeklerle kaplı açık hava odaları gibi…
İkinci kata geçiyoruz. Burada ana yatak odası bulunuyor. Sadece bu odaya özel, küçük bir oturma odası ve mutfak yapılmış. Ayrıca iki farklı terasa buradan geçiş yapılabiliyor. Bu katta bir de bağımsız, stüdyo tipi bir daire konumlandırılmış. Bu dairede de iki yatak odası bir banyo var.
ÜLKELERİN KARMASI
Ev sahibi, uzun yıllar Avrupa’da yaşamış. Bu yüzden mobilyaların çoğunu Avrupa seyahatlerinden almış. İsviçre’den getirilen eşyalarda dönem izlerine rastlanıyor. Salondaki masa, paravan ve sütunlar Hindistan’tan getirilmiş. Fransa, İtalya ve Almanya’dan da pek çok dekoratif objeyi özenle seçmiş ev sahibi.
Perde, throw ve koltuk kumaşları gibi tekstil ürünlerinde ise seçimini daha çok Belçika’dan yapmış. Rahat, samimi ve zevkle döşenen bu evin her odası bir başka güzel. Ama özellikle gün batımında terastan Mikonos ve Serifos Adaları’nı izlemenin keyfi bir başka oluyor. Dört mevsim bahçe keyfi yaşanan evi hafızamıza kazıyıp, başka evleri keşfetmek için yola koyuluyoruz.
Ev turu: Şehirde beyaz ve mavi renkleriyle kır evi dekorasyonu
